banu kanıbelli
Hangi ağaç yanına çağırır beni...


Sevgili Kalben

Depremin ardından bölgeye gidip döndükten sonra bir sabah beni uyandıran bir ses, türküye dönüşmeden şunu kulağımda tekrarlıyordu: “Hangi ağaç yanına çağırır beni…” Türkü ortaya çıktı. Burada bir ses, bir ağaca sesleniyor. Sonra rüzgara, sonra insana… Hepsi ona cevap veriyor sırayla. Verilen tüm cevaplar özünde ona yalnız olmadığını, olmayacağını söylüyor.
Bu türküyü o yöreden bir kadın halk müziği sanatçısı ile düet olarak seslendirmeyi düşündüm önce. Ama hemen ardından kendimden vaz geçtim; ben değil, daha güçlü bir kalabalığa kim söylerdi, daha kapsayıcı bir hatırlatmayı kim yapardı? Ve şarkıdaki bu diyalogda ona yanıt veren part, bir koro (birkaç kişi de olsa) olsa ne güzel olurdu.
Araya seçimler girdi. Ve sonra ülkenin, dünyanın binbir hali... Beklediğimiz gibi, unutuş, bırakış hız kazandı.
Günler, aylar geçiyor, sene-i devriye yaklaşıyor. 25 yıllık müzik hayatımda ilk kez bir başka müzisyene, yaptığım bir beste ile ulaşıyorum. Bu unutmama ve bırakmama türküsü, “Hangi Ağaç Yanına Çağırır Beni”ne, sever ve fikren de benimsersen, sen ses vermek ister misin?
Beklerim senden gelecek yanıtı, sevgilerimle,
Banu
Hangi ağaç yanına çağırır beni...
Hangi Ağaç Çağırır Beni
Söz ve Müzik: Banu Kanıbelli
Hangi ağaç yanına çağırır beni?
Gel otur gölgemde yaslan beri
Toz olmuşum, yığıldığımdan beri
Baharımsın, dalım tutsun seni
Hangi rüzgar kurutur gözüm seli?
Bulutum ol, sonra yağmuru yeşilin
Oooooy
Hangi fani anlar nedir halim?
Sen değilsin benden ayrı bil ki
Görmüş müyüm ben de böylesini
Yuvam yurdun, elim elindedir.
Oooooy